Bursa sarışın eskort ebru


Arkadaşlarımız, genç çocuklarımız, büyük sanatçılarımız, üçüncü sayfa haberlerine konu olan, ‘delice sevgi’ nedeniyle ölen ya da öldürülen, adını, kimliğini sadece haber olarak okuduklarımız. Delice sevmekten kast edilen genellikle çok ama çok sevmek, her şeyden vazgeçecek kadar sevmek, hatta ölecek, öldürecek kadar çok sevmek. Peki, sağlıklı bir insan nasıl kıyar sevdiği kişiye, sağlıklı bir insan nasıl vazgeçer yaşamdan sırt sevdiği onu sevmedi diye? İşinden, sağlığından, ailesinden, değerlerinden nasıl kopar?
Oysa ne diyor Nazım Hikmet? “Yani sen elmayı seviyorsun diye, elmanın da seni sevmesi şart mı? Yani Tahir’i
ne-babaların yetiştirdiği çocuklar kendilerini daha fazla gösterme gereksinimi duyarken, bir yandan da yalnız kalmanın ve ‘fazla birey’ olmanın sonucu, artan oranlarda narsi-sistik kişilik özellikleri gösteriyor olabilirler. Tabii bu sürece toplumları idare eden liderlerin kendi çıkarlarını ön planda tutmaları ve diğer politikacıların bu sürece eşlik etmelerinin katkıları da göz ardı edilemez.
Yetişen yeni nesile mesajlarla, örneklerle ‘önce kendisini kurtarması gerektiği, önemli olanın bireysel başarısı olduğu, kendini gösterdiği takdirde kazanacağı’ gibi ilkeler adem ezberletiliyor. Bu yetiştirme tarzının sürece etkileri de unutulmamalı. Bu kadar bireyselleşip, sadece aynada kendini görmeye başlayan insanların gittikçe artan oranlarda mistik öğretilere, yeni dinlere, başka dünyalara ilgi duyması çok da şaşırtıcı olmasa gerek.
Belki de bu çağımızın yarattığı bir şey değil, çağımızın gelişmeleri insanlarda zaten var olan bu özelliği sadece belirginleşirdi. Kim bilir belki de bu artış sadece bu işle uğraşan bizlerin söylemlerinden ibaret ve aslında artan bir şey yok, sadece biz var olanların farkına varıyoruz. Sahi sizler çevrenize, televizyonlara çıkanlara, gazetelerde okuduklarınıza, dinlediğiniz propagandalara baktığınızda ne görüyorsunuz.7
Ziihre sevmeseydi artık, yahut hiç sevmeseydi, Tahir ne kaybederdi Tahir’liğinden. escort bayanlar,
Bir yerlerde yanılıyonız. Yanılıyoruz ve haksızlık ediyoruz sevgiye de, deliliğe de…
Hiç tanıdınız mı, gördünüz mü, okudunuz mu bilmem ama bazı insanlar var yanımızda, yöremizde, işinde, gücünde, okulunda başarılı, adeta istediği her şeyi elde edebilecek denli güçlü. Bir gün birinin onu sevdiğine karar verir. Herhangi birinin, tanıdığı, tanımadığı, genç, yaşlı, uygun, uygun olmayan. Aıtık bu kavramların anlamı yoktur. Kendisi sevmiştir ve karşı tarat da onu sevmektedir. Hem de çok sevmektedir. Ondan başka bir şey düşünmüyordun Bir süre sonra masum görünen bu inanç, hem kendisi hem de diğer kişi için sorun haline gelir. Ne yaparsa yapsın karşı tarat sevmediğini, istemediğini anlatamaz. O anlattıkça öfkelenir, “Olamaz, aslında beni delice seviyor ama engel oluyorlar,” demeye başlar. Hele bir de çevresi narsisizmini destekliyorsa, “Seni kesin seviyor, sevmese şunu yapmaz, söylemezdi, seni sevmeyecek de kimi sevecek?” gibi sözlerle, zaten kendini büyük ve üstün gören kişinin beklentisini art-tırırsa olay artık bir kâbusa, hatta hastalığa dönüşür.
escort bayan bursa ilan,
Erotomani, sanrılı bozukluk ya da delice sevildiğini sanma… Adına ne derseniz deyin sonuçta ortada olan duygu sevgi değil hastalıklı bir sanrı haline gelmiştir. Telefonlar, izlemeler, mesajlar, imzasız notlar, hediyeler birbirini izler. Bireyin bazı davranışları aşkın kanıtı şeklinde algılanır. Bu şekilde kendisiyle ilişki kurduğuna, haber yolladığına inanılır. Gün gelir kurgular, oyunlar yetmez olur ve şiddet gelir. Bazen sevdiğini söylediği kişiyi manen yok ermeye, iş-bursa escort
0 507 494 58 87
0 yorum:
Yorum Gönder